Ne kadar da monoton bir hayatın var değil mi? Haklı(mı)sın! Her gün aynı saatte kalkıp aynı yollardan iş yerine gidiyorsun. Rutin işler, müşteriler, ödemeler derken akşam oluyor yine… Eve geliyorsun sonra tıpkı önceki günlerde yaptığın gibi. Bir akşam halı sahaya gittiğinde bir çağ kapanıp yeni bir çağ açılmış kadar büyük geliyor bu olay sana… Evet yine haklı(mı)sın!
İşyerinde her akşam farklı bir eğlenceye çıkan arkadaşlarının hayatı çok daha güzel mi görünüyor? Ne var ki hayatındaki rutinlerden biraz çıksan? Birazcık heyecan senin de hakkın değil mi? Bu hayatta biraz eğlenmeyeceksek neden bu kadar çalışıyoruz ki sanki!
İnsan karşısına çıkan her olaya her probleme bir cevap verir. Verdiği her cevap insanı bir yola sokar. Ve hayat dediğin bu durdurulamayan akış, cevaplarla bir doğrultuda ilerler. Akışı durdurmak gibi bir yetkisi olmayan insanın aslında daha değerli bir yetkisi var: “Hayatın nereye akacağını belirleyebilmek!”
Peki insan nasıl hayatına yön verir?
Doğru cevaplar doğru yollara yönlendirir.
Peki doğru yol her zaman yeni dökülmüş bir asfalt kadar konforlu mudur? Her nehir, kayaları olmayan tane tane kumdan yataklardan mı akar? Seni yavaşlatan yol aslında gitmen gereken ve hedefine götüren bir yol olamaz mı? Sadece engelsiz ve sorunsuz yolların seni mutlu ve başarılı kılacağını nereden biliyorsun?
Güzel yollar güzel yerlere mi giderler?
Ödeme günü gelen çekinin yazılması da gidilecek bir yoldur kredi çekip o an rahat rahat ödemeni yapmak da...
Ödevlerini cevap anahtarına bakarak yapmak da bir yoldur yanlış yapmaktan korkmadan çaba göstermek de…
Acıktığında fast food sipariş etmek de bir seçenektir, doğal malzemelerle ona yemek hazırlamak da…
Fakat her yol aynı yere çıkmaz; hangisinde ne kadar sarsılarak gittiğin ne kadar hız yapabildiğin varacağın yeri değiştirmez… Varacağın yeri belirleyen tek şey hangi sapaktan döneceğin olacak. Yani olaylara, sorunlarına verdiğin cevaplar ve tepkiler seni yolda tutacak ya da yoldan çıkaracak. Ya daha büyük bir sorunla karşılaşacaksın ya da problemlerini küçülterek daha sorunsuz olduğu için “monoton” dediğin hayatına devam edeceksin…
Hayat her gün heyecanlanmadan yaptığın monoton işlerde de sorularını sormaya devam ediyor. Sen aynı cevabı verdiğinde aynı yolu yine yolunu seçmiş oluyorsun. Ve bu seni heyecanlandırmıyor. Sırf daha parlak ışıkları var veya “herkes nasılsa buradan gidiyor” diye yolunu değiştirdiğinde aslında karşılaşacağın her şeyi değiştirmiş olacaksın. Kırmızı ışıkta geçmek bence de çok heyecan verici ama “game over” olma ihtimaline heyecanlandığının farkında mısın? Ödemelerini “düşük faizli” krediyle yapabilirsin ama gireceğin bu yolun türlü türlü sorunlara yol açacağını göremiyor musun? Acıktıysan 5dakikada devasa bir burger yiyebilirsin ama aylar sonra obeziteyle uğraşman gerekeceğini göremiyor musun?
Heyecanla ve anlık çözümlerle saptığımız yolların varış noktası hakkında o an çok az öngörüye sahip oluruz. Bu sebeple o yolu devamlı tetikte ve gergin geçiririz. Bu sebeple yol boyunca karşılaştığımız şeylere de genellikle yanlış tepkiler veririz. Girilen yanlış bir yol yanlışlarla büyüyerek böyle böyle devam eder. Bu sebeple de heyecanı, aksiyonu hiç bitmez.
Doğru yoldan gidenler ise yolun varacağı yeri bildiğinden ve aynı yolu defalarca gittiğinden yoldaki karşılaştıkları onu şaşırtmaz, heyecanlandırmaz. Her günkü yolunda çalışma varsa ve geçici olarak başka bir yoldan ilerlemen gerekse bile varacağın yer değişmez…
Monoton dediğimiz yol bu kadar sakin ve güvenliyken sen yaşadığın her sorunda, vereceğin her cevapta hayatına “yeni bir heyecan” katmaya devam mı edeceksin?