Sonuçtan zarar görmemek için söylenir…
Kimi zaman renk de
veririz…
Beyaz… Pembe…
Halbuki bir rengi
olacak olsa yalanın…
Siyah olurdu, kişiyi
götürdüğü akıbet gibi…
Bazen çocuk oluruz,
yiyeceğimiz bir tokattan kaçmak için söyleriz…
Büyürüz…
Büyüttüğümüz
hatalarımızın sonucuyla karşılaşmamak için devam ederiz…
Kanser gibidir…
İşimize, evimize,
çevremize…
Her yere yayılır…
Öyledir ki onsuz iş
halledemez hale geliriz…
İçimizi rahatsız eden
vicdan azabı bizi bırakmasa da…
“Memleketin doğrucu
Davut’u ben miyim?” der geçeriz…
“Abi vallahi zarar
ediyorum!” ile devam ederiz…
Sonra iyice sarar bizi…
Eşimize, çocuğumuza,
annemize, babamıza…
Hepsine söylemeye
devam ederiz…
Halbuki dün babamızdan
tokat yememek için söylediğimiz yalan…
Gerçeği saklayan bizi
meydana getirdi…
Artık aleyhimize olan
herhangi bir sonucu kabul etmemiz zorlaştı…
Sonucu kabullenecek
bir cesaret hiç oluşmadı…
Halbuki babamızdan
yiyeceğimiz o tokat…
Dikkatli olmamız
gerektiği konusunda marifetlendirecekti bizi...
Şimdi ise küçük tokat
peşine öyle şeyler taktı ki…
Samimiyetimizi ve
onurumuzu aldı…
Artık kendi faydamız
dışında insanlarla diyalog kuramaz hale geldik…
Öykü bir süre sonra
öyle bir aşamaya geldi ki…
Yüzümüz kayış gibi
oldu…
İnsanların
eleştirilerine kulak asmaz hale geldik…
Duygularımızı
harekete geçirmiyor onların söyledikleri…
Hakaret edene dahi
gülerek hiçbir şey yokmuş gibi davranıyoruz…
Acaba insanlığımızı
mı kaybediyoruz?
Yoksa çoktan mı
kaybetmişiz?
Sahi bize ne oldu
diyemiyoruz…
Çünkü bilincimiz
kapandı…
Usta yalancı olduk…
Olayları sadece kendi
lehime tartıyor…
Aleyhimize olacak
olayda hemen devreye giriyor yalan…
İyi ya da kötü, kendi
seçimlerimizin sonucunu yaşatır bu hayat bizlere…
Bir cevap veririz
kendimize yakıştırdığımız gibi…
Bir akıbet dizayn ederiz
cevaplarımızla…
Bazen yaşadığımız
olaylar bizi zorlar, yüzleşmek istemeyiz…
Bazen bu durumda
kalmamız gerekir…
Gerekir, çünkü
yüzleşmemek için çabalamamız gerektiği bilincine kavuşuruz…
Hayatta her zaman
istediğimiz sonuçları alamayız…
Sonuç bazen acı bazen
haz verir bizlere…
Her sonuçta yalnızca
hazzı isteyenler…
İçinden hiç
çıkamayacakları bir acı son dizayn ederler…
Ödediğimiz bedeller
bazen bizlere acı verebilir…
Sonsuz konforun
başlangıcı bu küçük acılardır…
Yalanın ise rengi
yoktur; yalan yalandır!
Yalanile hayatı kolaylaştırmak isteği anı kurtarmak. Oysa yalanlı hayat çok zor karışık... Yalansız olan hayat ise çok karlı, gayet basit ve Yalın...
YanıtlaSilYalan ne kötü bişey girdap gibi içine çektikçe çekiyor. Bir kereden bişey olmaz deyip söylememek lazım..
YanıtlaSil