İnsan,
Varlığı, kendini,
hayatı sorgulayabilen,
Zaman diye bir
kavramın varlığına şahit olup tanımlayabilen, yaşadığı ana, mekâna anlamlar
yükleyebilen, var olma ile ilgili derdi olan bir canlı,
Herkesten farklı bir
arayışın içinde,
Kendi gerçeğinin,
Eğer kendi gerçeğini
bilirse ya da bulursa; evrene, hayata ve hatta zamana yön veren, hayatı dizayn
edebilen varlık,
Gerçeğini bilmezse
düz yolda takla atan, kendi kendini imha edecek potansiyelini harekete
geçirebilen, tahmin edilemeyecek ölçüde bozulabilen, kötü kelimesinin gerçekte ne
anlama geldiğinin hakkını eksiksiz yerine getirebilen bir canlı,
Somut tarafına
bakarsan eni, boyu, ağırlığı belli, eksik, aciz, yetersiz,
Ama soyutta
yapabildikleri ve kabiliyetleri ile sonsuz, sınırsız meziyetlere sahip,
Belli ki bu özel
donanımlarla ondan bir şey isteniyor. Varlığının amacını bilmeye, anlamaya
başladıkça, bu amaca uygun olarak hayat denen menzilde yürüyüşüne başladıkça
yolun, yolculuğun anlamını sorgulamaya da başlıyor insan.
Amacı varsa, uğrunda
hedefi varsa, yürümek anlamlı da olur.
Eğer amacına
yürüyorsa ona rehber olabilecek yaşamın gerçeklerinden, yaratıcının hayata
koyduğu yasalardan özet olabilecek, kendisine söylenecek birkaç çift sözümüz
var:
Ey insan;
Bu yolda yani kendi
gerçeğinin menziline yürüyorsan güneşe bak, dağa bak, toprağa bak, suya bak,
buluta bak. Fakat tereddüt ederek dönüp arkana bakma…
Yolda yanında kimin seninle
geldiği önemli değil ya da kimin gelmediği de…
Çünkü yolu seninle
yürüyen yolcular değişir ama nihai menzil değişmez.
Yolcuya bakıp yolu
tanıma; yola bak, yolcuyu tanı, yolcu hakkındaki kıymet hükmünü ona göre ver.
Vahim olan yolun
yolcusuz olması değil, asıl vahim olan yolcunun yolsuz olmasıdır; yolsuz,
hedefsiz, amaçsız, şaşkın, hercai ve seyyal…
“En doğru yol; en
dikensiz yoldur” diyenler seni aldatır. Onlar karanlık evlerinde
kaybettiklerini sokak lambasının altında arayan şaşkınlardır.
Aldırma. Ayağına
batan dikenler, aradığın gülün habercisidirler. Dikenine katlanmaktan söz
edenler, aslında mış gibi davrananlardır. Gerçeğin yolunda olanlar ise, yolun
dikenini de sevenlerdir.
Unutma, yollar
hedefine ulaşmak isteyene yürümek içindir.
Fakat şu gerçeği de hiç unutma: Yürümekle varılmaz, ancak varabilenler yürüyenlerdir...
Yol boyunca; yola
çıkıp da yürümeyenler, yola oturup gelen geçenin ayağına çelme takanlar...
Yolda zihnini
bulandıran, seni kestirmeden keyfe, hazza çıkan yollara yönlendirmek
isteyenler, yolun adını kullanıp keyif çatanlar…
Tel örgülerle
çevirdiği yolu kendisine hapishane edip içinde volta atanlar…
Ömür denen bitiş
çizgisinin yerini bilmediğimiz bir maratona, 100 metre koşucusu gibi hızlı
başlayıp daha 100 metre gitmeden yola yatanlar…
Yürüyüşün uzun,
yolun zahmetli olduğunu görünce, yolculuk üzerine zar atıp kumar oynayanlar…
Yürümeyi bırakıp;
yol, yolcu ve menzil üzerine edebiyat yapanlar…
Ayağına batan tek
bir dikenin faturasını bir ömre çıkarıp, kalan hayatında bunun afra tafrasını satanlar…
Beyaz atlı
kurtarıcıyı gözlemek için ufka bakıp bakıp dağıtanlar…
Ve yanlış
kılavuzlara kızıp yolu satanları göreceksin.
Aldırma yürü,
Unutma ki;
Göğsüne yüreğinden
başka madalyon takma.
Rabbinin rehberliği
yol haritan,
Elçi'nin yaşam
pratiği kılavuzun,
Yoluna odaklanmış
aklın pusulan,
İmanın sermayen,
Kanaatin azığın,
Varlığa olan saf
temiz sevgin, hürmetin yakıtın,
Rabbinin övdüğü
yüksek ahlak karakterin,
Övgüye layık
terbiyen üzerinde taşıdığın aksesuarın,
Merhamet ve şefkat
sıfatın,
Seni var edene
duyduğun büyük hürmetin, bu yolda olmanın şeref ve izzeti adın olsun.
Doğru yol insanların
çoğunun gittiği yol değil, düşünen öz akıl sahiplerinin yoludur.
Yolda vereceğin her
molayı özeleştiri durağında vermelisin.
Unutma ki tevben
özeleştirindir.
Kendisini hesaba
çeken başkalarınca hesaba çekilmekten kurtulur.
Her molada yolda
olup olmadığını, yürümen gereken menzil istikametinde yürüyüp yürümediğini
kontrol etmen, sonradan pişman olmaman için şarttır.
Yön tayini sık sık
gerekli olabilir. Haritayı saklayabileceğin en güvenilir yerin yoluna adanmış
aklın ve yüreğindir.
Bir şey daha:
Pusulayı sahte manyetik alanlardan, parazitlerden, nesnelerden uzak tut. İbreni
saptırırlar da haberin olmayabilir.
Yol emniyetin için
gerekli olan şartların başında açık berrak bir bilinç gerekir. Bilincini kapatacak,
tahrif edecek her türlü uyuşturucudan, illüzyondan uzak durmalısın.
Ben’lik duygusu ile Bencillik duygusu sık sık
sana uğrayacaktır, yolda yüksek bir karakter inşa edebilmek için doğru olanı
seçmelisin.
Hobilerinin,
fobilerinin, korkularının bilincin üzerindeki saptırıcı etkisini iyi hesap
etmelisin.
O’ndan, yani yolun
da yolcunun da varılacak olan menzilin de sahibi olan Allah’tan başkasından
korkarsan, korktuğunun başına musallat edileceğini kesinlikle bilmelisin.
Yolda düşeceğin en
büyük tuzak, yersiz korkuların tuzağıdır, yani kendi benliğinin sana kazdığı
tuzak.
Bildiysen, hazırsan,
o zaman yolun da yolculuğun da sana hayırlı olsun...
Ellllerrinizie sağlık bu nasıl bir yazıdır nasıl nasihatlerdir….. Çokkk makbule geçti
YanıtlaSil"Fakat şu gerçeği de hiç unutma: Yürümekle varılmaz, ancak varabilenler yürüyenlerdir..."
YanıtlaSilMenziline yürüyenlerden olabilmek umuduyla...
“Asıl vahim olan yolcunun yolsuz olmasıdır…” Kaleminize sağlık… :)
YanıtlaSilAllah hakkı telbiğ edenlerden razı olsun :)
YanıtlaSil