İNANÇ AHLAK İLİŞKİSİ

Ahlak, bir başka deyişle fedakârlık etmek, bir toplumun temel direklerinden biridir. İnsanların birbirine, doğaya ve topluma karşı sorumluluk hissetmesi, bir ülkede düzenin, güvenin ve refahın oluşması için vazgeçilmezdir. Avrupa ülkelerine bakıldığında genelde insanların kurallara uyduğu, birbirine ve çevreye saygılı davrandığı, ticarette dürüstlüğün ön planda tutulduğu bir yaşam düzeni görülür. Bu durum bir anda ortaya çıkmış değildir. Avrupa toplumu, uzun yıllar boyunca hukuk düzenine, eğitime ve bireysel sorumluluk anlayışına önem vererek bu seviyeye ulaşmıştır. Dürüstlük, sözünde durmak, çevreyi korumak gibi değerler çocukluktan itibaren öğretilir ve günlük yaşamda karşılık bulur. Kişi bir hata yaptığında bedelini ödeyeceğini bilir, bu yüzden kurallar güçlüdür.


Türkiye’ye döndüğümüzde ise durum ne yazık ki aynı değildir. Toplum olarak çoğunlukla Müslümanız ve inancımızda dürüstlük, kul hakkına dikkat etmek, doğaya zarar vermemek gibi ilkeler en temel ahlaki değerlerdendir. Ancak pratikte bu değerler çoğu zaman gerçek hayatta tam anlamıyla yaşanmaz. İnsanlar çoğunlukla sadece ALLAH korkusunu sözde taşır, ama bu korku davranışlara yansımaz. Ticarette kandırmak, günlük hayatta kuralları çiğnemek, çevreyi kirletmek olağan hale gelir. İnsanlar yanlış yaptığında çoğu zaman ceza görmeyeceğini bilir, bu da yanlışın devamını getirir. Hatanın farkına bile varmaz belki de, çünkü bir bedeli kanun olarak yok. 

Aslında Avrupa toplumlarının ulaştığı ahlaki seviye bizim inancımızda zaten olması gerekendir. Ama fark şuradadır: Onlar bu değerleri sistemli şekilde eğitimle, hukukla, ceza ile toplumsal baskıyla ve denetimle pekiştirmiştir. Bizde ise inanç var ama davranışa dönüşmediğinde bir anlamı kalmaz. Ahlak sadece ibadet etmekle değil, kendine, birbirine ve yaşadığı dünyaya dürüst ve saygılı davranmakla tamamlanır.

Özetle, eğer biz de gerçekten daha saygılı, daha dürüst, daha adaletli bir toplum olmak istiyorsak bunu sadece dille değil, davranışlarımızla ve kurallara modern dille etiklere bağlı yaşayarak göstermek zorundayız. Aksi halde inancımız ne kadar güçlü olursa olsun, pratikte eksik kalmaya devam edecektir.



Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski