EVLADIM HER ŞEYİM BENİM

 “Allah’ım ben nasıl bir günah işledim de bu evladı bana reva gördün!”

 

Çok uzun zamandır kurduğu bir cümle kalıbıydı. Hani derler ya ağzına yapışmış, iki lafın biri bu.

Heh tamda öyle olmuştu. Zaman zaman ben nerede yanlış yaptım diye içinden geçiriyor, öz eleştiri yapmak istiyor ama hemen şu sözleri sarf ediyordu.

 

“Ben onun için saçımı süpürge ettim! Yemedim yedirdim!” deyip vicdanını bastıracak birkaç telkinle son buluyordu kendi kendine konuşması.

Sonra sanki bu sözleri sarf etmemiş gibi oğluna tavizler vermeye devam ediyordu. Ama kendisi jest yaptığını düşünüyordu.

 

Oğlu tezgâhı doğru yere kurmuştu. Annesini nasıl kullanacağını iyi biliyordu.

İki tarafta oyun içinde roller kapmış böyle gidiyordu. Oğlu artık rahatlık tuzağının zirvesinde, anne ise mağduru oynuyordu. Her ne kadar birbirlerinden şikayetçi olsalar bile, bir şeylerin ters gittiği akıllarına gelse de bunu çözecek güçleri ve iradeleri yoktu.

Çift yönlü değişik bir bağımlılık, eziyet ve zulümdü yaşadıkları. Her kavgalarında artık yeter, bu iş buraya kadar deyip kararlar alınıyor ama birkaç gün içinde her şey eski haline dönüyordu. Ama her seferinde sorunlar halının altında daha da büyüyordu.

Anlaşılan o ki bu olandan tuhaf bir keyif alıyorlardı anne, oğul. Ne seninle ne sensiz durumu, ustalaştırılmış bir sarmal... Artık ne komşular ne akrabalar onların arasına girmiyorlardı. Çünkü durumu düzeltmek için çabaladıkça daha kötü oluyorlardı. Büyük kaos yaşanıyordu.

Elbette bir babanın olmayışı zordu ama bütün bu olan biteni açıklamaya yetmiyordu. Babasız büyümüş birçok çocuk kendi ayakları üzerinde durabiliyordu. Böyle şımarık olmanın yetimlikle alakası yoktu. Şımarık olmanın bedelsizleştirilmiş olmakla alakası olabilir miydi?

 

Ya da annenin kaybetme korkusunun kendisini ve çocuğunu mahvettiği ile ilgili olabilir miydi? Bu sorular annenin bir an aklına geliyor ama hemen “off yok ya… ben onu canımdan çok seviyorum. O yorulmasın, o incinmesin ben hallederim. Yok ben onun iyiliği için her şeyi yaptım, sakındım, sardım, sarmaladım.”

Bu gelgitler, sanrılar, inişler çıkışlar hiç bitmeyecekti. Çünkü insan tüm bu yanlışları iyi olacak diye yapmaya devam edecek. Umacak ama olmayacak. 

İnsan ne ektiğini bilmezse mutsuzluğu biçmek kaçınılmaz olur. Hayatta neye bedel ödediysen karşılığını eksiksiz alırsın. Bunun için de sağlam içten bir niyet yenileme ve strateji. Yani gerçeğin peşine düşmek.

 

5 Yorumlar

  1. Günümüzde çocuklar mı ebeveynlerini yetiştiriyor yoksa ebeveynler mi çocuklarını yetiştiriyor?

    YanıtlaSil
  2. İkili ilişkilerin problemleri anlık çözümlerle sadece ertelenir.

    YanıtlaSil
  3. Yetiştirmek başka büyütmek başka

    YanıtlaSil
  4. İnsan kendini seçeneksiz bırakıyor düşkünleştikçe

    YanıtlaSil
  5. Yeniden bir niyet
    Yeni strateji
    ve gerçeğin peşine düşmek
    Cok iyi fikir 🤍 tebrikler

    YanıtlaSil
Daha yeni Daha eski