Arif çalışmayı çok istediği o firmadan iş görüşmesi teklifini sonunda almıştı.
Arif: “İşte hayallerim galiba bu sefer gerçekleşecek. Bu iş görüşmesine çok iyi hazırlanmalıyım. Tek bir hata bile yapmamalıyım ve o işi almalıyım!”
Bunları düşünerek geceden iş görüşmesi için giyeceği kıyafetleri hazırlıyordu.
“Annee, yeni aldığım kahverengi kazağım nerede?” diye annesine bağırıyordu bir yandan dolabı alt üst edercesine.
Annesi: “Oğlum kazağına dün yemek dökmüştün ya, kirli sepetinde, yıkanacak.”
Arif aldığı cevaba karşın hiddetle: “Nasıl ya ama ben iş görüşmesinde o kazağı giyecektim, neden yıkamadın anne?” diyerek kapıyı annesinin yüzüne kapattı.
“Ben şimdi ne giyeceğim iş görüşmesinde? Böyle şeyler benim başıma neden geliyor?” diye söylenip dururken siyah kazağını giymek üzere çıkartıp kenara koydu.
Ertesi gün iş görüşmesi için danışmada bekliyordu. Sekreter
onu çağırdığında iyice heyecanlanmıştı. Görüşmede klasik insan kaynakları
sorularına heyecandan pek de cevap veremedi. Ancak departman yöneticisi ile
olan görüşmesinde sorulara istenen cevapları verdiğini düşünüyordu. Görüşmeden
çıktığında, “Galiba bu iş benim!” deyip elleri cebinde ıslık çalarak
firmadan eve doğru yola koyuldu.
Günler geçiyor ancak firmadan olumlu veya olumsuz herhangi bir geri dönüş gelmiyordu. Arif sürekli gözü telefonda aramalarını bekliyordu. Ancak ne gelen bir e-posta var ne de bir arama vardı…
Bunların üzerinde birkaç gün daha geçmişken telefon çaldı. Arayan o insan kaynakları uzmanıydı.
Arif telefon kulağında “Hadi sonuca gel, iş teklifimiz var, sizinle paylaşmak isterim…” desin diye bir sağa bir sola hızlı adımlarla yürüyordu. İnsan kaynakları uzmanı “Diğer adaylar ile de yaptığımız görüşmeleri de değerlendirdiğimizde sürece sizinle devam edemeyeceğimizi bildirmek isterim.” deyince Arif’in başından aşağı kaynar sular döküldü ve “Teşekkürler…” deyip telefonu kapattı.
Arif’e göre görüşme çok iyi geçmişti. Ona göre insan kaynakları uzmanı onu işe almamak için saçma sorularla sıkıştırmıştı. Halbuki departman yöneticisi ile olan görüşmede kendisine yöneltilen sorulara tutarsız cevaplar vermişti. Sorulara kendi cevabını vermek yerine departman yöneticinin söylediklerine “Evet evet” diye cevaplamış. Onu sınayan yönetici 3-4 soruda bir aynı soruyu farklı şekilde yönelttiğinde farklı cevaplar almıştı.
Biz o kadar mükemmeliz ve kendimizi o kadar bir şey zannediyoruz ki.. Hata bizde ne arar diyip kendimize bakmayı es geçiyoruz… Tıpkı insanın çözümün burnunun ucunda olup, egosundan dolayı red etmesi gibi…
YanıtlaSil👏👏hayattan bir kesit gibi
YanıtlaSilİnsan hatayı, kusuru hep karşıda aramaya çalışıyor gerçekten. Çok güzel bir yazı olmuş
YanıtlaSilmarifetlenmeli insan her zorluk karsisinda mucadele ederek
YanıtlaSil