Doğuda bir dağ köyünde ilköğretimde görev yapan Ayşe Öğretmen matematik dersinde sorar;
O güne kadar çilek nedir bilmeyen öğrenciler:
Ayşe öğretmen öğrencilerinin bu sorusu karşısında şaşırır ve duraksar. Sonrasında toparlar ve resmini gösterir Ayşe Öğretmen.
Bunun üzerine Ayşe Öğretmen yaşadığı bu olay karşısında kendisine vazife çıkarır ve çilek üzerine çalışmalar yapmaya başlar. Hangi hava koşullarında yetişir, hangi topraklarda yetişir, ne kadar güneş ister su ister? Derinlemesine araştırır.
Tanıdığı Bursa’daki tarım firmalarına toprak numunesi yollayarak analiz yapmalarını rica eder. Oranın toprak yapısının çilek yetiştirmeye uygun olup olmadığını sorar.
Bir hafta kadar sonra laboratuvardan olumlu cevap gelir. Ayrıntılı şekilde her şeyi açıkladıkları bir mektup yollarlar. Hatta mektubun yanında çilek fideleri ve yetiştirme şeklini anlatan bir tarif vardır.
Ayşe Öğretmen gelen cevap mektubundaki ayrıntıları ve yetiştirme tarzını öğrencilerine tek tek, detaylı şekilde anlatır. Çocukları bahçeye çıkartır ve der ki:
Ayşe Öğretmen öğrencilerine bahçeyi kazdırır.Ellerindeki çilek fidelerini diktirip, can sularını verdirtir. Sonrasında her bir öğrencisine dörder çilek fidesi verip:
Çocuklar evlerine gittiklerinde ailelerine durumu anlatırlar ve ellerindeki çilek fidelerini bahçelerine dikerler.
Ayşe Öğretmen öğrencilerine:
Çocuklar ellerinde tabaklarla, bahçeden topladıkları çilekleri getirirler. Hep birlikte sayarlar. Her 10 çilek için 1 puan olarak Ayşe Öğretmen notlarını verir. Bu arada çilek sayılarında eksik olan öğrencilerine de motivasyon kaybı olmasın diye, tam puan vererek dersi geçmelerine yardımcı olur.
Ayşe Öğretmen öğrencilerine sorar:
Ayşe Öğretmen puanlamaları bitirince çocukların getirdikleri çilekleri kendilerine ikram eder.
Çocuklar çilekleri ağızlarına burunlarına bulaştıra bulaştıra yerler. Tabii ki çok hoşlarına gider…
Aradan iki yıl geçer. Zamanında çilek girmemiş o köyün halkı, şu anda doğudaki bu yörenin en fazla çilek yetiştiren köyü olur. Şimdilerde pazarlarda kendi yetiştirdikleri çilekleri satıyorlar.
Düşünüyorum da öğretmen olmak nasıl bir şey?
Ayşe Öğretmen gibi genç bir öğretmen çıkıyor ve hem eğitiyor hem öğretiyor hem de insanlarıdönüştürüyor. Köyün insanlarına yeni bir kazanç kapısı açabiliyor.
Öğretmen olmak tahtada sadece müfredat anlatmak mıdır?
Bulunduğun yere değer vermek,
Bulunduğun köyün ihtiyaçlarına kafa yormak,
İhtiyaç gidermek,
Değer katmak…
Ayşe Öğretmen, öğretmen olmanın kıymetini bildi. Mesleğinin kıymetini bildi. Mesleğine gereken saygıyı gösterdi. İmkanlarını zorladı ve yapabildiğinin en iyisini yaptı. Bulunduğu yere değer kattı. Mesleğine değer kattı. Kimliğine değer kattı.
Ne mutlu işini, sorumluluğunu değerli görüp, yaptıklarıyla değer katanlara…
Teşekkürler Ayşe Öğretmenim…
Ne mutlu işine değer verip, yaptıklarıyla değer katanlara.
YanıtlaSilEmeğinize sağlık...
Çok etkileyici bir öykü, zor olan dönüşümü başlatmak, başlatınca insanlar gerisini getirebiliyorlar
YanıtlaSilTeşekkürler Ayşe öğretmenim
YanıtlaSilişine bilinç verip katma değer üretenler gerçek başarıyı yakalıyor.
YanıtlaSil