Hicri takvimde özel bir yere sahip olan Recep, Şaban ve Ramazan ayları, müminler için manevi bir yolculuğun başlangıcı, derinleşmesi ve zirvesidir. Her biri kendi anlam ve önemini taşıyan bu aylar ibadetlerin arttığı, duaların yoğunlaştığı ve kalplerin Allah'a yaklaştığı özel zaman dilimleridir.
Recep ayı, manevi hazırlık ve arınma zamanı olarak kabul edilir. Peygamber Efendimiz(s.a.v), Recep ayının başında şu sözleri söylerdi: "Recep Allah'ın ayıdır, Şaban benim ayımdır, Ramazan ise ümmetimin ayıdır." Recep ayında yapılan ibadetler, Ramazan ayına daha hazırlıklı ve ruhen daha güçlü girmemizi sağlar.
Şaban ayı bu manevi hazırlığın derinleştirilmesi ve ibadetlerin arttırılması için bir fırsattır. Peygamber Efendimiz(s.a.v), Şaban ayında fazla oruç tutmamızı tavsiye etmiş ve bu ayın müminlerin günahlarının affedilmesi için bir fırsat olduğunu belirtmiştir.
Ve son olarak Ramazan ayı gelir. Bu kutsal ay oruç ibadetinin zirvesidir. Recep ve Şaban aylarında ara ara tutulan oruç bizleri Ramazan’a hazırlar. Gündüzleri açlık ve susuzlukla geçirilen bir aylık Ramazan ayındaki bu günler sabır, dayanıklılık ve manevi temizlikle doludur. Ramazan ayı Kur'an'ın indirilmeye başlandığı aydır ve dolayısıyla Kur'an'la yakınlaşma ve onunla haşır neşir olma ayıdır.
Peki, buraya kadar olan süreç genel olarak bildiğimiz ve Ramazan’la zirveye vardırdığımız üç aylık bir dönem. Bu aylardan sonra gelen Şevval ayında ise Ramazan ayında tutulan oruca rağmen 6 gün daha oruç tutulması tavsiye edilir. Farz olan oruç ibadetinin ardından tutulması tavsiye dilen nafile bir ibadet.
Hayatın geneline baktığımızda yapmak zorunda olduklarımız bir köşede her zaman vardır ve bizler için temel sorumluluk alanlarımızdır. Bunun yanında yapılsa daha iyi olur dediklerimiz eklenince aslında bizim seviye atladığımız eşiğe ulaşmış oluruz. Ödevlerini bitiren bir ilkokul çocuğunun birkaç sayfa daha kitap okuması, soru çözmesi onun bilgisini artırır. Sınıf arkadaşlarına göre fark oluşturmasını sağlayarak iradesini güçlendirir ve disiplinini artırır.
Evden işe yorgun gelen bir babayı düşünelim. Tüm yorgunluğuna rağmen gelir gelmez ev işlerinde ya da mutfakta eşine canhıraş bir şekilde yardım edip, akşam yemeğini beraber hazırlıyorlar. Varın siz düşünün o yemeğin keyfini ve bereketini…
Bir esnafı düşünün, 9’dan önce müşteri gelmemesine rağmen dükkanını 7’de açıp ekstradan temizliğini yapar, mallarını yerleştirir. Hazırlıklarını yapar ve müşterisini beklemeye başlar. Hayatta boşluk olmadığına göre 8:55’te dükkanını açan ve müşteri bekleyen esnafa göre illaki farkı olacaktır.
İşte Şevval ayında tutulan oruç da günlük hayatımızdaki yaptığımız ekstra işler gibidir. Bizim için nafile bir ibadettir ve kusursuz tutulan 30 günlük Ramazan orucunun ardından yapıldığında karşılığı yüksek bir mertebededir. Basit bir karşılaştırma yaptığınızda bile Ramazan ayında herkesin oruç tuttuğu, tutmayanların bile tutanlara saygı göstermeye çalıştığı bir an değil, etrafınızdaki kimse oruçlu değil ve siz Şevval ayında oruçlusunuz. Tabii ki de bunun mükafatının farklı olacağını ümit etmek, pek da karamsar bir tavır olmasa gerek…
İşte Ramazan ayını bitirmeye ramak kala, Şevval ayına şimdiden hoş geldin diyerek bu kıymetli nafile ibadetleri yapmakta bereket olduğunu hatırlayalım…
Güzel ataklar
YanıtlaSilİnşaAllah bu güzel ayları hakkıyla yaşayabiliriz
YanıtlaSilSorumluluğunu yerine getirmek güzel. Mecbur olmadığın halde fazlasını yapmak daha güzel daha kıymetli.
YanıtlaSilÇok şükür ki kıymetli ye hakkını veren, kıymet veren Rabbimiz var...
Şimdi daha iyi oturdu Şevval orucu :)
YanıtlaSil