Zorluğunun sebebi algılaması çetrefilli olduğundan değil,
çok gizli gözüken bir
şeyin çok göz önünde olmasıdır.
Göz önünde olan bir şeyin kabulü zordur.
Çünkü onu algıladığında bir çok şey değişeceği
için…
Öğrenildiğinde toplumların davranışları
değişeceği için…
Uygulamaya geçildiğinde zayıfların,
hareketsizlerin , tembellerinin toparlanacağı için…
bunları istemeyen en büyük düşmanımız çözümü
çok çetrefilli gösterir.
Bu kadar basit olmasını kabullenmek çok zordur.
Bunlardan biri de;
hissettiğimiz ve çektiğimiz acıların miktarının aynı olması gerçeği.
Yanılgı; acıların farklı olmasıdır…
Halbuki yaşayacağımız acının şiddeti aynıdır…
İnsanlar tembelin, geride kalmışın, sürünenin
veya yarışmayanın acı çekmediğini düşünür.
Çaba göstermediği için rahat olduğunu düşünür.
“Mücadele etmezsem yorulmam” der.
Halbuki O iş Öyle Değil !
Herşeyin bir kotası bir sınırı olduğu gibi
sıkıntılarında bir kotası var ve insan sadece “tercih” yapar…
Peki ne tercihi ?
Çalışırken mi yorulacak… kasların ağrıyacak…
zihnin yıpranacak… başardığın için iftiraya uğrayacaksın…
Yoksa
Yatarken mi hamlayacak… gevşeyecek… zihnin
yıpranacak… başaramadığın için iftira atacaksın…
İşte bu sonucun tercihi.
Her ne yaparsan yap günün sonunda değişmeyecek
olan baskıların…
Günün sonunda hiç durmadan satış yapanla,
hiç
durmadan pc oyunu oynayan aynı oranda acı çeker.
Aynı oranda yorulur…
Bu yüzden..
“Tembel acı çekmiyor”
“Çalışan çok acı çeker”
Sadece bir yanılgıdır.
Deneyimsel tasarım öğretisi der ki “çekeceğin
acının kotası aynıdır, sen sadece seçimini yaparsın”
Aynı miktarda ağrıların olacak, aynı miktarda
göğüsün sıkışacak, aynı miktarda burnun direği sızlayacak, aynı oradan acılara
hayatın baskılarına göğüs gereceksin.
O işi yaparken de uykusuz kalacaksın,
yapmadığında da uykusuz kalıp rüyalarında dolaşacak.
Çalışmak için de gözünü ovalayacaksın, sosyal
medyada gezmek içinde gözünü ovalayacaksın.
Yorgunluğunun aynı,
Keyfinin aynı,
Baskın aynı,
Hüznün aynı,
Acın aynı…
Sadece tercihlerin farkı…
Birinin sonunda edineceğin kazanımlarla
diğerinin ki arasında dağlar kadar fark varken, zahmeti aynı…