İnsanoğlu…
Yaşamın ilk adımından, ta ki evrenin son bulacağı güne kadar öğrenme ihtiyacı, muhtaçlığı ve bir o kadar da acizliğini halletmek için bir sürü yönteme başvurdu. Birilerine anlatarak ya da, önemli olayları, başka insanlara aktarabilmek için heykeller, eşyalar yaptı ve günümüze kadar gelen yapıtlar da oldu. Örneğin Mısır Piramitleri, Efes Antik Tiyatrosu, ve bir çok arkeolojik yapılar…
Günümüzdeki önemli olayları, gelecek gün ve tarihlere ve insanları, yaşamadıkları halde, o günkü olayları aktarmanın en gerçekçi yöntemi peki neydi?
Yazmak ve okumak…
Herkesin ölüm tarihi belli değil ancak doğduğu gün bellidir. Nüfus kağıdımız bir yazma ve okuma delilidir. Evlenme cüzdanı bir akittir ve diğer insanlara ispattır. Mezarlıklara baktığımızda, ölen kişilerin ne zaman hangi gün öldüğü yazılı bir belgedir. Araç, ev, tarla gibi taşınır ya da taşınmaz mal edindiğimizde, aldığımız ruhsat ve tapu belgeleri bir ispattır.
Neden insan böyle bir ispata ihtiyaç duyar peki?
İnsan dışındaki her canlı bu dünyadaki yaşamın ve ölümün içinde delil ve ispata ihtiyacı yoktur. Hiçbir canlı, böyle bir yazılı kağıdı okuyup anlama ihtiyacı hissetmez.
Neden?
Çünkü, insan bu hayatın içinde, sözünü tutmayabilir. Etrafındaki her canlıya zarar verebilir. Akdine uymayabilir. İnsan, nankör zalim ve bir o kadar da tartışmaya müsait bir canlıdır.
İnsan dışında hiçbir canlı borç almaz, icra, boşanma ve kefil gibi kelimelere ihtiyaç duymaz. İşte bu yüzden insan, her zaman, hayatın içinde, ticaretinde, evliliğinde, boşanırken de, başka memlekete taşınırken, nakliyat işinde bile akidi ciddiye almalıdır.
Her savaşın başlangıcı ya da bitişi, ülkeler arası anlaşmaların gerçekçi olmamasından kaynaklıdır. Hayatın her alanında, yasaya uyum sağladığınızda, hiçbir canlının, zeka yada IQ seviyesi bu hıza yetişemez çünkü HAYAT YASASAL BAKANLARDAN YANADIR.
YASAMIZ NEYDİ?
SÖZ UÇAR, YAZISI MUTLAKA KALIR.
Okudum, anladım diye imzaladığın ya da imzalattığın her yazı karşılıklı herkesi bu hayatta korur ve gözetir. Fitneyi ortadan kaldırır ve HANİ SÖZ VERMİŞTİN, BİR ÖMÜR BOYU şarkısının sözlerini çürütür.
Hayat gerçek olandan yanadır.
Bir kez daha hatırlayalım mı? Ne dersiniz? Söz uçar, yazısı mutlaka kalır…
İnsan yazgısını yasadıkça, yazısı da şekilleniyor elbet. Yazısı bazen unutulurken yazdığı bir yerlerde delil olarak kendine yer buluyor, nihayetinde de ihtiyaç halinde kişinin başvuracağı bir kaynak olarak rehber görevi üstlenebiliyor...
YanıtlaSil