Dünyanın işleyişine baktığımızda her şeyin kurallara göre hareket ettiğini görebiliriz. Ağaçlar kuralına göre çoğalır, kurur, yaprak döker, çiçek açar ve meyve verir. Hayvanlar kuralına göre çoğalır, beslenir ve ölürler. Kediden kedi doğar, kuştan kuş. Kuş, kuş gibi beslenir. Kedi, kedi gibi. Her canlının kendi mizacı vardır. Tüm detaylarıyla birlikte tüm canlılar kendi türünü doğururlar. Doğum süreçleri kendi türlerinin doğum süreçleri gibi ilerler. Tavuk yumurtlayarak sürecini yürütür, istisnası yoktur. Hiçbir şey gelişi güzel ilerlemez.
Döngü, kendisine çizilmiş olan sınırlar içerisinde akıp gider. Hiçbir yaratılmışın süreci başı boş bırakılmamıştır. Her yerde bir sınır vardır ve bu sınır kuralları ifade eder. Peki her şeyin bir kurala göre hareket etmesinin sebebi nedir? Buradan ne anlamamız gerekir?
Eğer söz konusu kurallar bazı şeyler için değil, her şey için geçerliyse burada bilinçli bir tercih vardır. Her şeyin kurala bağlanmış olmasını normal kabul etmek her şeyi kurala bağlayana haksızlık etmek olurdu. Çünkü söz konusu olan kurallar her şeyi kapsıyorsa insanoğlunun bunu durup düşünmesi gerekir. Demek ki kural koyucunun burada anlamamızı istediği bir şeyler var. Peki anlamak için ne yapmalıyız?
Bu noktada çok önemli bir yöntem giriyor devreye. Günlük yaşantılarımızdaki anlık çözümlere odaklandığımız için uygulamayı çoktan bıraktığımız bir yöntem. Düşünmek. Söyleyenin unvanına bakarak kabul etmek değil. Söylenen sözün yaşantımıza ters gelmediği için bizi rahatsız etmediğinden dolayı kabul etmek değil. Durup bir düşünmek. Ne yapıyoruz bu dünyada? Neden buradayız? Ne yapmalıyız? Bizden beklenen ne? Yaptıklarımız yapmamız gerekenlerle uyumlu mu? Eğer uyumlu değilse neden yapıyoruz? Bunlar çok önemli ve yaşamsal planımızı yapabilmemiz için yolun başında sormamız gereken sorularken çoğumuz bu soruları hiç düşünmeden ömrünü tamamlıyor. Böyle olunca da dünyaya geliş amacımızdan uzaklaşıyoruz. Dünyayı yaşanacak bir yer zannederek kalıcı olmaya çalışıyoruz. Dünya yaşamamız için değil, kim olduğumuzun delillerini ortaya koymamız için dizayn edilmiş bir sınav sahası. Bunu düşünenlerin anlayabilmesi için Yaratıcı her şeyi bir kurala bağlayarak kendisini belirginleştirmiş. Her şeyde bir kural varsa demek ki bir kural koyucunun var olduğunu anlamamızı istemiş. Bunu da anlayabilmemiz için bize çok kez şu uyarıyı yapmış: “Ne kadar az düşünüyorsunuz”. Demek ki düşünmekle başlatabileceğimiz bir dönüşüm sürecimiz var. Demek ki düşünmeyenin bulamayacağı hikmetli cevaplar var. O zaman insanoğlu düşünerek yaşamak zorunda.
Gerçekten de ne kadar az düşünüyoruz..
YanıtlaSil