Hatice lisenin son sınıfındaydı. Bir çare bulmalıydı baş örtüsü ve mini etekle törenlere katılma konusuna. Bu şekilde nasıl katılacaktı törenlere. Başörtüsü için üzülürken, bu kadar açılmayı hangi imana sığdıracaktı?
Herkes, her şey aleyhineydi sanki. Öğretmenler,
sınıf arkadaşları ve ailesi. Babası bile kızım kurallara uy, herkes nasıl
hareket ediyorsa sende kurallara uy diyordu.
“Kolumu kaldıramıyorum öğretmenim,
flamayı nasıl tutayım?”
Onların emirleri, onların
vicdansızlıkları Hatice’nin değerlerinden daha önemli, daha baskın olamazdı. Hatice
her şeyi göze alarak hayır
dedi. Flamayı taşıyamayacağını
söyledi. Sonrasında olacaklar belliydi. Artık yıl bitmiş karneler dağıtılmıştı.
Hatice okul
birincisiydi ama beden eğitimi dersinden sınıfta kalmıştı. Okul birincilerine
üniversitede kontenjan tanınan o günlerde bu büyük bir kayıptı. O anda okul
birincisi kontenjan hakkından yararlanamadı. Türbanından vazgeçmedi. Kime
güvendi. Tabi ki Rabbine. Ne için neyden vazgeçti.
Sonramı ne oldu? Af çıktı. Bütünlemede
kaldığı dersten geçtiği gibi üniversite sınavında üstün başarı göstererek
istediği bölümü birincilikle kazandı. Hatice ne için neyden vazgeçti. Neyden
vazgeçmedi.
Bedeli ödenmeyen imanların suyun
üzerindeki köpüğe benzediğini gördü hayatında.
Hatice ödediği bedelin onu Allah’ın
nice lütuflarına mazhar kıldığını görünce Rabbine olan bağlılığı daha da arttı.
İnsan bu hayatta ne için neyden
vazgeçeceğini iyi bilmeli. Eğer bunu bilirse o insanın üstesinden gelemeyeceği
şey yoktur.
İnsanın bu hayatta vazgeçişleri olmalı
YanıtlaSilNe için neyden vazgeçeceğiz
YanıtlaSilSeçimi değerli kılan neye rağmen yaptığımız dır .
YanıtlaSilEllerinize sağlık...