BİR KARINCA ÖYKÜSÜ

Yıllarca bizlere aktarılmış, çoğumuzun aşina olduğu öyküler vardır. Bir çoğu da hikmetlerle dolu öyküler... Bunlardan bir tanesi de İbrahim peygamber ve karınca arasında geçiyor. Aslında onlar tanışmıyorlar bile ama aralarında 40 yıllık dosttan daha güçlü bir bağ var. O bağ gerçeğin tarafında durmakla beslenen ve kuvvetlenen bir bağ.

İbrahim peygamber daha kendisine Cebrail ile vahiy gelmeden Rabbim ALLAH diyebilmiş bir peygamber. Bunu irdeleyerek bulabilmiş ve fark ettiği bu gerçekliğe canı pahasına sahip çıkmış bir peygamber. Nitekim canını ortaya koyarak çıktığı bu öyküde ALLAH onu canıyla sınamış ve görenleri dehşete düşürecek büyük bir ateşe atılma sınavıyla onu baş başa bırakmıştı.

Bu esnada gerçeğe sıkı sıkıya bağlı bir başka aktör çıkıyor sahneye. Hem de öyle bir netlik koyuyor ki ortaya, hala “Karınca misali yönümüz belli olsun!” diyerek hayatımızın içinde yaşatıyoruz o karıncanın yaptığı davranışı. Kendisine göre koca bir ağız dolusu suyu almış, insanın görüp dehşete düştüğü ateşi söndürmeye gidiyor. Ağzındaki su karıncaya göre koca bir ağız dolusu ama devasa bir ateşe göre çok çok az bir su. Bırak ateşi söndürmeyi, yaklaştığı anda karıncayı dahi buharlaştırabilecek bir ateş. Öykünün güzel kısmı da bu ya, karınca da aslında durumun farkında. Yaptığı davranışı cahilliğinden yapmıyor. Kendi sınavına konsantre olmuş, yapılan haksızlığa sessiz kalmanın hesabından korkarak hareket ediyor.

Bizler bugün hala “Karınca misali tarafımız belli olsun.” cümlesini çok kez kullanıyoruz. Bunu söylerken az da olsa bir şey yapmak lazım diyoruz aslında. Tam da bu noktada o karıncanın hakkına giriyoruz. O yaptığı davranışı çok basitleştiriyoruz. Yanlışa karşı sadece tarafını belli etmedi o karınca, canından vazgeçti. Orası çok uzak gidemem demedi, hemen aksiyon aldı ve yola koyuldu. Ucundan kıyısından yaklaşmadı konuya, bizzat sürecin baş kahramanlarından oldu. O sebeple ALLAH bize o karıncayı örnek gösterdi. Mesajı doğru anlamazsak karınca gibi büyük bir netlik ortaya koymamız mümkün olmaz. Büyük ödüller büyük bedeller ister.