Beslenen şeylerin ortak özelliği kirlenmesidir...
Çünkü hiçbir gıda
kusursuz ve katıksız saf besinden oluşmaz...
Her gıdanın bir posası, az ya da çok zararlı olan bir kısmı vardır...
Bu da beslenen şeylerde dışardan gelenlerin bir miktar kir getirmesine ve sistemi kirletmesine neden olur...
Bir şeylerin kirlenmesi büyük sorun teşkil
etmez...
Asıl sorun kirlenmenin temizlenmemesidir...
Mesela evlerimizdeki klimalar sürekli olarak dışarıdaki havayı bizim istediğimiz ısıya getirerek evimize aktarır...
Bunu yaparken dışarıdaki havayı içeriye aldığı için havanın filtrelenmesi gerekir ve filtreler kullanım neticesinde bir süre sonra kirlenir...
Kirlenmiş filtrenin bakımı yapıldığında ve
temizlendiğinde yeniden kullanıma hazır hale gelir...
Eğer filtre temizlenmezse bu sefer filtreleme özelliğini kaybedeceği için dışarıdaki pis havayı temizleyemeden içeriye vermeye başlar...
Bu da kirin birikmesine ve evin havasının bozulmasına neden olur...
Yani sistemin çökmesi ve çökmemesi arasındaki ana fark kirlenmenin temizlenip temizlenmemesidir...
Ya da insan anatomisine bakalım...
Gördüklerimiz...
Dokunduklarımız...
Soluduklarımız...
Yediklerimiz...
Yani tüm algıladıklarımız...
Bizde bir miktar kirlenmeye sebebiyet verir...
Ne mutlu ki anatominin de kendini temizleme ve
kirden arındırma özelliği vardır...
Farklı kanallar vasıtasıyla vücutta biriken kirler dışarıya atılır, bu da kişinin sağlıklı olmasına sebebiyet verir...
Ter, dışkı, idrar, kıllar, tırnaklar ve benzeri arınma kanalları...
Anatomi de diğer beslenen, algılayan şeyler gibi kirlenir ve temizlenir...
Kirlenme temizlenmenin ötesine geçmediği müddetçe sistem akıp gider...
İşte tıpkı klimada ya da insan anatomisinde olduğu gibi insanın yazılımı da hayat içerisinde hareket ettikçe kirlenir...
Algılamaları ve aktarmaları neticesinde insan kirlenir...
İnsanın yazılımını kirleten şeyler algıladığı ve daha da önemlisi yaptığı siyahlıklar yani işlediği kötülüklerdir...
Bir insanın hatasız ve kusursuz olması...
Ya da hiç siyahlık yapmaması
mümkün değildir...
Zaten asıl mesele kusursuz olmakta değildir...
Asıl mesele kirlenmeye rağmen temizlenmektir...
Kirlenmeyi her
seferinde azaltmaya çalışmak...
Ve daha da önemlisi sürekli olarak arınmak...
Peki insanın yazılımı nasıl temizlenir?
Kişinin yazılımını temizleyen şeylerden biri vicdandır...
Vicdan, yani öz baskı...
Tanımsal karşılığı ise ruhun yargılama ve arındırma sistemi...
Vicdanın özelliği
yalan konuşamıyor olmasıdır...
Kişinin egosuna hoş gelecek olanı değil, ona fark ettirecek ve onu temizleyecek olanı söyler...
İnsanı yapıp ettiği hatalar neticesinde temizleyen şey pişmanlığı ve utancıdır...
Eğer pişmanlık ve utanç hissediliyorsa yazılım
kendini temizliyor demektir...
Vicdan konuşur...
Hem de can yakıcı konuşur...
Uyumlanmadığın
gerçekleri konuşur...
Konuşurken acıtmak için konuşmaz, gerçeği konuşmak zorunda olduğu için konuşur...
Onu konuşturan da
eziyet olsun diye değil...
Temizlemek ve sağlıklı tutmak için konuşturur...
Vicdan...
Konuştukça temizler...
Konuştukça acıtır...
Acıttıkça arındırır...
Asıl mesele insanın kirlenmesi değil...
Asıl sorun kişinin temizlenmemesidir...
O sebeple vicdan susturulması gereken değil, tam aksine sözüne konsantre olunması gereken bir yaratılıştır...
Varlığının sebebi kişiye acı vermek değil, kişiyi yüceltmektir...
Vicdan kişinin en
dürüst dostudur...
Kişinin çıkarını ondan daha çok düşünen nadir varlıklardandır...
Kişinin
arkadaşları...
Ailesi...
Sevenleri...
Bazen bile bile sırf onu hoşnut etmek için gerçeği gizler...
Ama vicdan asla
gerçeği gizlemez...
O sebeple kişi
vicdanının kıymetini bilmeli...
Ne kadar üzücü konuşsa da sözlerini iyi dinlemeli...
Çünkü vicdan
konuştukça kişi hatalarının farkına varır...
Farkına vardıkça
rahatsız olur...
Kişi rahatsız oldukça
toparlanır...
Toparlandıkça hatadan
uzaklaşır...
Uzaklaştıkça vicdan sessizleşir...
Yani vicdanı
susturmanın yolu ondan kaçmak değil...
Tam aksine onu can
kulağı ile dinlemek...
Dinlediklerine ise kayıtsız kalmamaktır...
Kişi pişman olduğu
konuda siyahlıktan uzaklaşır...
Kişi utandığı konuda siyahlıktan uzaklaşır...
Vicdan...
Kaçılası ya da
susturulası değil...
Kıymeti bilinesi en
dürüst yaratılıştır...
Klimadan insanın temizlenmesine ne güzel açıklanmış
YanıtlaSilİnsanın en iyi dostuymuş meğer vicdanı... Temiz kalması için çabalayan, çırpınan, zaman zaman acıtan.
YanıtlaSilAcıtmak amaçlı değil, korumak amacıyla acıtan... Tıpkı parmağa batan dikeni çıkartmak için canını yakan bir dost gibi... Şu an, anda can yakan ancak toplamda fayda sağlayan...
Her canlı kirlenir. Ama insan ya nasıl olsa kirliyim diye temizlenmekten vazgeçer, ya da kirleneceğim diye hamle yapmaktan korkar. Asıl meselenin temizlenmek olduğunu anlatan güzel bir yazı olmuş.
YanıtlaSilMetinde vurgulanan temizlik ve arınma kavramları, insanın iç dünyasını koruma ve geliştirme ihtiyacını ön plana çıkarıyor. Bu düşünce, günümüzdeki hızla kirlenen insan yaşamında, ''Nasıl temizlenir?'' sorusunun cevabı için önemli bir rehber olabilir.
YanıtlaSilMetindeki kirlenme ve temizlenme metaforu, insanın iç dünyasındaki karmaşıklığı ve sürekli bir gelişim ihtiyacını vurguluyor. Bu düşünce, insanın yaşam boyu süren kirlenme ve temizlenme sürecinde olduğunu ve her deneyimin bir öğreti taşıdığını anlatıyor.
YanıtlaSilSoyut bir ayna gibi kendine bakmanı dağlıyor vicdan, çok ilham verdi bu yazı. Yüreğinize sağlık…
YanıtlaSilİnsan vicdan gibi dostu olmasına rağmen sınavını kaybediyor maalesef
YanıtlaSilYediklerimiz de algıladığımız şeyler ve bizi ikisi de kirletiyor. Hepsi bir "besin" aslında evet. Aydınlandım resmen bu kadar mı fark eder :) teşekkürler
YanıtlaSilVicdanımızı susturmayı ustalaştırdığımız her alan en kötü yanımızdır.
YanıtlaSilMesele kusursuz olmak değil, mesele kusurdan sonra geriye dönebilmekte...
YanıtlaSilÇok güzel ifadeler teşekkür ederim.
YanıtlaSilVicdanı susturmanın yolu ondan kaçmak değil
Tam aksine onu can kulağı ile dinlemek
Dinlediklerine ise kayıtsız kalmamaktır
Kişi pişman olduğu konuda siyahlıktan uzaklaşır
Kişi utandığı konuda siyahlıktan uzaklaşır
Asıl mesele insanın kirlenmesi değil
YanıtlaSilAsıl sorun kişinin temizlenmemesidir
Konuştukça acıtan, acıttıkça temizleyen ve nihayetinde arınmayı terk ettirmeyen bir vicdanın emanetcisi olabilmek ümidiyle. Kaleminize sağlık.
YanıtlaSilNasıl da ihtiyacımız olan her şeyi vermişler bize ya vicdan olmasaydı
YanıtlaSil