FOŞUR FOŞUR

Son 70 yılda insan hayatına girmiş ve hızla popüler olmuş bir kavram…

Anlamı tam olarak bilinmeyen, insanların duyduğunda negatif bir şeyler hissettiği ama ne veya nasıl olduğunu da tam olarak anlayamadığı yeni bir söylemdi bu.

Peki neydi bu söylem?

Beyin yıkamak!!!

Hem de foşurrr foşurrr J

Aslında ilginç bir söylem. Onu ilginç yapan şey ise kötü bir durumun iyi bir kavram ile adlandırılmış olması. Yıkamak kelime anlamı itibariyle beyaz bir tabirdir. Kirlerden arındırmak, pis olandan kurtulmak anlamlarında kullanılır. Yani arınma ile ilgilidir ve pozitif bir kavramdır. Ama ilginçtir ki insanlar bunu zihin veya irade kontrolü anlamında kullanmayı tercih ediyorlar.

Peki beyin yıkamak doğru ve gerçekçi söylemiyle, yani asıl ifade edilmek istenilen anlamıyla irade kontrolü mümkün mü? İradenin kontrol edilebilirliği ya da manipüle edilebilirliği hakkında konuşmak için önce iradenin ne olduğuna bakmak gerek.

İrade seçim hakkı demektir.

Kişinin varlığı süresince kendi seçimlerini yapmasına imkân tanıyan öz sistemdir. Peki bir insanın iradesi nasıl kontrol altına alınır?

“İyi ve kötünün yöntemlerini bilerek...

Bilmeli ki onun tuzaklarının farkına varsın...

Bilmeli ki o tuzaklara karşı savunmasını tasarlasın...”

Toplumlardaki genel yanılgılardan biri seminer, istişare ya da kitap yolu ile beyin yıkamanın mümkün olduğudur. Oysa konuşarak, seminer vererek ya da kitap okuyarak başka birinin iradesini kontrol altına mümkün değildir. Tam aksine bunlar kişide gelişime ve bilinç açılmasına sebebiyet verir. Hele ki aktarılan içerik gerçek ise…

Peki, irade kontrolü hiç mi mümkün değildir? Ne yazık ki gereken koşullar sağlanır ise kısmi olarak da olsa mümkündür. Yani insan iradesi zaman zaman başka bir insanın yönetimine geçebilir. Ama bunun da zeminini o insan hazırlar. Bir insanın başka bir insanın kontrolüne girmesi için gereken şeylerden biri ve insanın doğası gereği en zayıf noktası bağımlılıktır.

Yani vazgeçememe hali...

Kişinin tek seçenekte seçeneksiz kalması...

Aksini yapacak gücü kendinde bulamaması veya hissedememesi...

İnsanların iradeleri zaaflarından yönetilir. Zaafiyet vazgeçilemeyen istek demektir. Birilerini kontrol altına almanın yolu önce onu bağımlı hale getirerek onun zaafından faydalanmaktır. Bir tarafta bağımlı olunan şeyin yokluğunun tahammülü ve acısı, diğer tarafta bir komut ve acının dinmesi. İşte insan bu ikilem arasında kaldığında bağımlı olduğu şeyin yokluğunun acısına dayanamadığı zamanlar olur. Bu sebepten vazgeçilmeyen isteğine kavuşmak adına iradesinin yönetimini de başkasına devreder. Bu zaafın farkında olan global terör örgütleri ya da uyuşturucu tacirleri gençleri uyuşturucu bağımlısı yapar. Daha sonra kendi menfaatleri doğrultusunda her istediklerini yaptırırlar.

Kişinin iradesinin başkasının kontrolüne geçebilmesi için gereken bir diğer şey ise kendi bilincine erişememesidir. Yani bilinç kapalılığıdır. Duyguların aktifliği sebebiyle bilinç daraldığında kişi manipülasyona uygun hale gelir ve kişinin seçenekler arasında ölçüm yapması zorlaşır. Bu da dışardan gelen komutlara karşı onu daha savunmasız ve edilgen halde bırakır.

O sebeple insanların iradesinin manipülasyonu;

Seminer vererek değil, cahilleştirerek…

İnsanlara kitap okutarak değil, bağımlı hale getirerek...

İnsanlarla iletişim kurarak değil, bilinçlerini kapatarak olur…

Bu yöntemlerle insanların iradelerine hükmedilebilir.

Peki insanın beyin kirliliğinden, iradesini başkasına devretmekten, karar veremez hale

 gelmekten koruyacak olan şeyler nelerdir?

1-.Özgür olması   

2- Bilincini açması

3-  İlmini arttırması

Pekiiii?

İnsan nasıl özgürleşir?

Bilinçler nasıl açılır?

Ve en önemlisi...

Faydalı ilimleri öğrenmenin stratejileri nelerdir?

Takipte kalın ;)