TEŞEKKÜR EDEBİLMEK

İş dönüşü metrodan inmiş 15 dakikalık yürüyüşten sonra nihayet evimin önüne gelmiştim. Apartman kapısını anahtarımla açtım içeri girdim. Tam kapı kapanacakken; alt katta oturan komşumuzu fark ettim. Bahçeye yeni giriyordu. Kapıyı tutup kapanmasını engelleyerek komşumuzu bekledim. Zaman kaybetmesin istedim. Ya zili çalacak ya kendi anahtarı ile açacaktı. Nezaketli davranmak istedim.

Kapıyı tutmuş tebessüm ederken, komşum yüzme bile bakmadan, bir teşekkür etmeden içeri girdi, asansöre bindi,katına çıktı..

Ben öylece kalakaldım. Hala kapıyı tutuyordum… 

Bildiğin, bana otellerdeki kapıyı tutan bir görevli muamelesi yaptı…

O günkü hareket çok zoruma gitmişti.

Önceleri, Acaba çok mu dalgındı, bir derdimi vardı da bir şey demed“diye düşünmüştüm. Ama sonrasında birkaç defa daha aynı şeyi yaşadım. 

Hem de birebir aynı şeyi aynı şekilde…

Sonraları bu olaya alıştım ve inadına o kişiye kapıyı tuttum, “İyi Akşamlar” dedim.

Yine aynı şekilde sonuçlandı… 

Ben o işi teşekkür etmesi için yapmadığım için, bu işten keyif bile almaya başladım. 

 

Ama bir yandan da onun için üzülüyorum;

Ne kötü bir şey ‘Teşekkür’ edememek! 

 

Bir otelin kapı görevlisi olsa, o kapıyı tuttuğu için para alıyor bile olsateşekkür edebilmeli insan. 

Bir müşteri, servisi yaptığı için garsona teşekkür edebilmeli. 

Bir patron, maaşını verdiği çalışanına teşekkür edebilmeli. 

Su getiren çocuğuna, 
Kargonu getiren kuryeye,
Eşine, 
Bakkala, 
Manava,
Sadece varlığı için bile sevdiğine teşekkür edebilmeli insan.

Teşekkür, ‘Tatmin Olma’nın dile dökülmesidir.

Kişiden tatmin olmak, durumdan tatmin olmak, olaydan tatmin olmak…

 

Teşekkür edebilmek insanın kalitesini belirler. O andan tatmin olduğunu anlatır teşekkür kelimesi, nankör olmadığını belirtir.

 

Teşekkür Etmek, daha çok teşekkürü edene iyi gelir. Kendini mutlu hisseder, güçlü hisseder, borcunu ödemiş borçlunun hafifliğini hisseder…

 

İnsanoğlunun özelliklerinden birinin nankörlük olduğunu düşündüğümüzde,
Bir ‘Teşekkür’ ün, kaç milyon insanın üstüne seni çıkardığını düşünsene…

Peki bir soru: Herhangi bir görevliye, eşine, çocuğuna teşekkür edemeyen insan, ona sahip olduğu her şeyi verene teşekkür edebilir mi?



Yaratıcının kişiye verdiği şey için teşekkür etmesine, tatmin olmasına Şükür denir. 

Ona verilen şeyden dolayı yaratıcısına olan minnetinin ifadesidir Şükür

 

İnsanoğlu, hep olumlu gördüğü şeyler için şükreder. 

Araba alınca şükreder de arabasını çarptığında? 
Sağlığına kavuştuğu için şükreder de peki hasta olduğunda?

 

İnsan yaratıcısını öğrendiğinde o kadar çok şey değişiyor ki; Başına gelen musibetin aslında kendi hayrına olduğunu anladığında… 

Hani şimdiki arabalarda olan bir sistem var, ‘Şerit Takip Asistanı’. Biraz şeritten çıkınca seni tekrar şeride girmen için zorluyor, uyarı ikazları veriyor. 

Musibette aynı bu şekilde, yoldan çıkan kulunu uyarmak için yaratıcının verdiği ‘Doğru Yola Dön’ uyarısıdır. Zira yaratıcı kulunun hep hayrını ister. O’ndan gelen her şey hep kulun hayrınadır. 

 

Şimdi Gazze’deki insanların davranışları daha çok anlam kazanıyor; Torunun cesedinin gözünü öpen dedenin gülen yüzü, çocuklarının cesetlerinin başında şükreden annenin sözlerikolunu kaybetmiş ufak kızın durumundan tatminkâr olması…

Hepsi biliyor, yaşadıkları her şeyin onların hayırlarına olduğunu…

 

İşte şimdi insan, hamd etmeye başlıyor. Hep hayrını isteyen bir yaratıcısı olduğu için.

 

“Arabam olsun istiyordum. Olsaydı şükrederdim, olmadı… Demek ki benim hayrıma olan arabamın olmamasıymış… İşte bu yüzden hamd ederim…

 

Şükür yaratıcının verdiği nimete iken, hamd yaratıcının varlığınadır. 

Hamd edilecek tek mercii yaratıcıdır.

Zira O’nun bir adı da EL_HAMİDtir.

 

Şimdi düşünüyorum da bir ‘Teşekkür’ den nerelere geliyoruz…

 

Bir görevliye teşekkür etmekten, Rabbine hamd etmeye uzanan köprü…

 

DTÖ der ki; ‘Küçüğü küçümseme’

Her şey küçük adımlarla olur, bozulma da toparlanma da…

Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski